Tarih tekerrürden ibarettir bu nedenle tarihte yaşadığı tecrübelerden gerekli dersleri çıkaran milletler bir daha aynı hatalara düşmeyecektir. Bu tecrübelerden gerekli dersleri çıkaramayan toplumlar ise her seferinde bir öncekinden daha ağır reçeteler ödemek zorunda kalacaklardır.
Bilindiği üzere son dönemlerde ülkemizde emtia fiyatlarında yaşanan aşırı voltalite hayat pahalılığı olarak karşımıza çıkmaktadır ve halkımızın alım gücü her geçen gün hızlıca azalmaktadır. Hızlıca artan emtia fiyatları nedeniyle ülkemizde ciddi bir enflasyon sorunu baş göstermeye başlamıştır. Enflasyon kalemleri incelendiğinde geçen yıla göre fiyatı en fazla artan emtiaların başında akaryakıt, enerji ve tarımsal girdi maliyetlerinin olduğu gözlemlenmektedir. 2021 TÜİK Tarımsal Girdi Fiyat endeksine göre %152,42 ile gübre ve toprak geliştiriciler ve %69,89 ile çiftlik binaları (ikamet amaçlı olmayanlar) fiyatı en fazla artan kalemler olmuştur. Çok değil bundan 30 yıl önce kendi kendine yeten bir tarım ülkesi olmakla övünen Türkiye bugün hububatan, ete hata samana kadar birçok ürünü ithal eden bir ülke konumuna gelmiştir. Bu durumla alakalı bir Kızılderili şefi olan Şef Seattle’ın çok güzel bir sözü bulunmaktadır. “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık tutulduğunda; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.” Bu sözü ülkemize uyarlarsak son tarla imara açıldığında, son zeytinlik maden yapıldığında, son ırmak HES’e kurban edildiğinde şehirli insan paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak. Evet ne yazık durumumuzun kısa bir özeti bu tespitte saklı; ülkemizin her yerinde verimli tarım arazilerinin rant uğruna imara açılması, popüler kültürde köylü ve çiftçinin sürekli aşağılanarak tarım ve hayvancılığa küstürülmesi, kırsal kesimde yaşayan insanların eğitim, sağlık ve daha bir çok alanda şehirde yaşayan insanlara göre fırsat eşitsizliğine uğraması, tarım ve hayvancılık desteklerinin popülist yaklaşımlarla yerine ulaştırılmaması sonucu bir zamanlar tarımda kendi kendine yeten nadir ülkelerden biri olan Türkiye bugün ithalat ve artan fiyat sarmalına sıkışmıştır. Tarımın keşfedilerek dünyaya yayıldığı bereketli hilal topraklarının bu duruma düşmesi gerçekten çok acıdır.
Sorun çözümü de yapmış olduğumuz tespitte saklıdır. Tarım alanlarının rant uğruna imara açılmasının engellenmesi, bir an önce modern bir hal yasasının çıkarılarak üreticinin doğrudan tüketiciye ulaşması sağlanmalı, artan tarımsal girdi maliyetleri karşısında devletimizin çiftçilerimize yeterli desteği ve vergi istisnalarını sağlaması, (özelikle akaryakıt ve gübre) yerli üreticinin ithalat kartı kullanılarak küstürülmemesi öncelikle atılması gereken adımlardan bazılarıdır. Küreselleşmenin getirdiği tüketici bireye karşı özelikle gençlerimize ve çocuklarımıza üretmenin önemini anlatmak temel görevlerimizden biri olmalıdır. Gerekli önlemler ve alınacak tedbirler ile TARIM TÜRKİYE’YE SIĞAR.
Ersin ALAGÖZ
ATORSEN Mali Genel Sekreteri